Prof. Dr. Canan Karatay‘ ın yazısı:
Adı vitamin olmasına rağmen, aslında vitamin değil, hayatta kalabilmemizi sağlayan son derece önemli bir hormondur. Yağda erir. Gezegenimizde yaşayan tüm canlıların ‘hayat’ kaynağı olan güneşten sağlanır.
Temel olarak 3 tip D vitamini vardır (D1, D2, D3).
D3 vitamini hayvanlara ve insanlara ait bir hormondur. Vücudumuzda bulunan her hücrenin D3 vitaminine ihtiyacı vardır. Bu nedele bütün hücrelerimizde D3 vitamini reseptörleri bulunur. D1 ve D2 vitaminleri de bitkilerde bulunan, ancak hayvansal D3 vitaminine oranla etkisi daha zayıf olan D vitaminleridir.
D 3 vitamini vücudumuzda üretilememektedir; ancak ve ancak günışığında bulunan ultraviyole-B ışınları derimize ulaşınca, derimizde üretilebilmektedir. İşte bu nedenle ‘güneş’ hayattır.
Son yıllarda yapılan bilimsel araştırmalarla, D3 vitaminine vücudumuzda bulunan tüm hücrelerimizin gereksimi olduğu ortaya çıkmış, tüm hücrelerimizde D vitamini reseptörlerinin bulunduğu gösterilmiştir [1] [2]
Reseptörler, hücrelerimizde bulunan kapılardır! Bu kapıların açılması ve kapanması ile gerekli besinler, vitamin ve hormonlar, yağlar vb hücre içine girebilir ya da hücre dışına çıkabilirler.
Uluslararası D Vitamini Konseyi Üyesi olarak, bütün dünyada D vitamini eksikliği, azlığı ve yetersizliğinin son derece yaygın olduğunu bildirmek isterim. Yapılan 55.000 bilimsel çalışmanın sonuçlarına dayanarak, ana rahminden yaşam sonuna kadar görülen birçok sağlık sorununun temelinde D vitamini eksikliği olduğu ortaya çıkmıştır.
Bir örnek verecek olarak, geçen yüzyılda son derece yaygın ve öldürücü bir hastalık olarak bilinen ‘ince hastalığın’ (tüberküloz ya da verem hatalığının), D vitamini eksikliği sonucu olduğu bilimsel olarak gösterilmiştir. Ancak bu yeni bilgiler elde olmadan bile, verem hastalığının tedavisi dağlarda, yaylalarda kurulan sanatoryumlarda, güneş ışığı alarak yapılmaktaydı.
D3 vitamini eksikliğinin özellikle gebelerde ve bebeklerinde birçok sağlık sorununa (gebelik şekeri de dâhil olmak üzere) neden olduğu bildirilmiştir [3].
ABD Güney Carolina Eyaleti Tıp Fakültesinde, pediatri, biokimya, ve Moleküler Bioloji Profesörü olan, Dr. John McGrath, gebelikte annede D vitamini eksikliği olmasının, fetusunda yeni doğan süresinde ve ileride ortaya çıkacak olan bir çok dejeneratif hastalıkların temelini atılmasına neden olduğunun kesin olduğunu bildirmiştir. Annenin D vitamini eksikliği olması, bebeğinin ergenlik çağında şeker hastası, yaşlılığında da osteoporoz gelişeceğinin ve demans gelişeceğinin nedenidir demiştir [4]. Bebeklerde sık sık astım bronşit [5] [6]görülmesinin nedenin de annenin D Vitamini eksikliğinden kaynaklandığını bildirmiştir [7] [8] [9] [10]. Annenin D vitamini eksikliği, hamileliğin ilk 3 ayında vajinal mantar hastalığının nedeni olarak bildirilmiştir [11]. Ayrıca annede D vitamini eksikliğinin olmasın da sezaryan olma riskinin arttığı da gösterilmiştir [12]
Yenidoğan bebeklerde görülen ‘yenidoğan sarılığı’ da bu nedenle ultraviyole-B lambalarıyla tedavi edilmektedir.
Hayvansal et ve yağların tüketilmesi, uzun yıllardır halkımıza adeta hastalıkların nedeni olarak işlenmiş, bir ‘korku imparatorluğu’ oluşturulmuştur. Bunun sonucunda ise, gıdalarla alınan D3 vitamini vücut tarafından emilememekte, eksiklileri ve hastalıkları gidermekte artık etkili ve yeterli olmamaktadır.
D3 vitamini yağda eriyen bir vitamindir, doğal/sağlıklı yağlar yenmeden vücudumuza girmez, girerse de bağırsaklardan emilemez!
Ayrıca, bir pazarlama taktiği ile güneş ışığının son derece tehlikeli olduğu, yine uzun yıllardır halkımıza işlenmiştir ve işlenmektedir. Oysa endüstriyel güneş yağları, yüksek faktörlü koruyucular, önerilen yanlış güneşlenme saatleri, D3 vitamini eksikliğinin meydana gelmesine neden olan diğer önemli faktörlerdir.
D3 vitamini derimizde nasıl üretilir?
Gün ışığı vitamini de denilen D3 vitamini, doğal olarak gün ışığında bulunan ultroviole-B (UVB) ışınlarının etkisi ile cildimizde bulunan kolesterol hormonundan üretilir.
Kole ( karaciğer), sterol (hormon), diğer bir deyişle karaciğerde üretilen hormonun, şimdilerde tüm hücrelerde yapıldığı biliniyor.
Burada ki sterol = streoid hormon anlamına gelmektedir. Karaciğerimizde ve cildimizde D3 vitamini ile birlikte, birkaç steroid hormon daha üretilir! Kolesterolden üretilen diğer steroid hormonlar, önceki kitaplarımda da (Karatay Diyeti, Karatay Diyeti’yle Yaşam Boyu Sağlık, Karatay Mutfağı, Karatay Diyeti’yle Obezite ve Diyabete Çözüm Var, Karatay Diyeti’yle Beslenme Tuzaklarından Kurtuluş Rehberi) belirtmiş olduğum gibi, testosteron, östrojen, DHEA, progesteron, kortizol gibi hormonlardır .
D3 vitami eklikliği ile bağlantısı olan hastalıkları sıralayabilir miyiz?
D3 vitamini eksikliği ve de yetersiliği ile birlikte görülen çok fazla kronik dejeneratif hastalık bildirilmiştir. İşin ilginç yönü ise, her türlü tedaviye rağmen iyileşemeyen, şikâyetleri azalmayan bu hastalar yüksek doz D vitaminini (günlük doz 50.000-100.000 IU) birkaç hafta ya da birkaç ay kullandıkları zaman, senelerce çekmiş oldukları bu kronik illetlerden kurtulmuşlardır [13]
50-60 yıl önce önerilen günlük D3 vitamini dozu 400 IU kadardı. Daha sonra bu doz 4000-5000 IU’ye yükseltildi. Önerilen düşük günlük dozun tedavi etkisi olmadığı bildirildiği gibi, yüksek günlük dozun da toksik etkisi gösterilmemiştir ve bildirilmemiştir [14] [15] [16] .
Özellikle mena-K2 vitamini (MK-7) takviyesi ile birlikte gün ışığı vitamini de denilen D3 vitamininin sonsuz faydaları olduğu bilinmektedir [17]
Gün ışığı vitamini de denilen D3 vitamini eksikliği ve yetersizliği ile birlikte görülen hastalıklar konusunda 1967 ve 2011 yılları arasında ortalama 55.000 bilimsel araştırma yayınlanmıştır [18] [19] [20] [21] [22]. Bu çalışmaların bir çoğunda genel olarak otoimmün hastalıkların altında D3 vitamin eksikliğinin bulunduğu bildirilmektedir [23] [24].
55.000 bilimsel yayına dayanarak D3 vitamini eksikliği ile bağlantılı hastalıklar:
Tip-1 diyabet hastalığı [25] [26]
İleri derecede hipoglisemi
İleri derecede hipogonadizim
Hipertansiyon
Vacaklarda görülen varisler
İdrarını tutamama
İnsülin direnci, metabolik sendrom ve bunların sonucu olan tip-2 diyabet hastalığı
Obezite
Anoreksia nervosa
Depresyon
Şizofreni
Gut hastalığı
Lupus hastalığı
Kronik artritler (romatoid artrit, dizlerde görülen osreoartritler vb)[27]
Multiple skleroz (MS) [28] [29]
Amyotrofik lateral skleroz (ALS)
Astım
Kronik bronşit, amfizem, kronik obstriktif akciğer hastalığı (KOAH)
Scleroderma
Psoriasis
Her türlü alerji
Lösemi, prostat kanseri, meme kanseri, kolon kanseri, pankreas kanseri gibi birçok çeşit kanser hastalığı
Tüberkiloz (sanatoryumları hatırlayalım)
Kışın çok artan gripler, soğuk algınlıkları
El ayak parmaklarındaki mantarlar
Kronik bağırsak hastalıkları (crohn Hastalığı, ülseratif kolit, irrite barsak sendromu vb)
Gangiliyon kistleri
Ciltaltı kistleri
Akneler
Kalp Yetersizliği
Maküler dejenerasyon
Böbrek hastalıkları
Genel olarak felçlerin artması
Gündüzleri uzun uzun uykuya dalma isteği
Göz hastalıklarında glokom
Vertigo ve migren baş ağrıları
Parkinson hastalığı
Sık idrar yolları infeksiyonları
Adet öncesi yaşanan sıkıntılar (PMS)
Adet sırasında yaşanan aşırı kramp sancıları
Obsesif karakter tipleri
Psoriasis
Osteopeni
İyileşmeyen kronik yaralar
Miyopi ve hipermetropi
Erken doğumlar
Anne rahminde yeterli güçlenmeden doğan bebekler
Bebeklerde egzama ve sık hastalanma
Gebelik koplikasyonları: pre-eklamsi, hipertansiyon, gebelik şekeri
Doğum sırasında görülen ölümler
Gebelik sırasında ve lohusalıkta ortaya çıkan inmeler, yani felçler
Çocuklarda öğrenme güçlüğü ve beyin gelişmesinde bozukluklar
Otizm
Güçlü ve doğal olan D3 vitamini, bağışıklık sistemini güçlendirir ve bu hastalıkların iyileşmesine/önlenmesine yardımcı olur. D3 vitamini eksikliği, hem ağızdan içilerek hem de kalçadan enjeksiyon yapılarak uygulanabilen D3 vitamini ampulleri ile takviye yapılarak giderilebilir. Eksiklikten şüphe ediliyorsa doktora danışarak gerekli tahlil ve takviye yapılmalıdır.
Bu bağlamda 21. yüzyıl için ‘D3 vitamini çağı’ diyebiliriz sanıyorum…
D3 vitamininin anne baba adayları, hamileler ve bebekleri için de çok önemi!
D3 vitamini düşüklüğü ya da eksikliği hamileler ve bebekleri için son derece önemli bir sağlık sorunu olarak bildirilmektedir.
Şubat 2015’te, ABD Beslenme Önerileri Komitesi’nin, ABD Sağlık ve Sosyal Bakanlığı ve Tarım Bakanlığı için hazırladığı raporunda[30] D3 vitaminin gebeler için önemi vurgulanmakta, kemik ve kas gelişimi dışında, 200 gene etki ettiği ve toksik düzeylerinin henüz gösterilmediği bildirilmektedir.[31]
İşte bu sebeple hamilelikte D3 vitamini tahlili ve gerekli hallerde takviyesi önemlidir.
Bu noktada Sağlık Bakanlığımızın, Anne Çocuk Sağlığı Kurumlarımızın ve hekimlerimizin bu konu üzerinde hassasiyetle durmalarını öneririm.
Çünkü D3 vitamini düşük olan gebelerin bebeklerinde, Tip-1 diyabet ve birçok sağlık sorununun geliştiği senelerden beri bilinmektedir.[32]˒[33]˒[34]
Avustralya’da 901 tane18 haftalık gebenin 323’ünde (%36) D vitamini düşük düzeylerde bulunmuştur. Annelerinin D3 vitamini düşük olan çocukların 6 yaşlarında solunum sistemi hastalıkları, 10 yaşlarında öğrenme bozuklukları ve ergenlik çağında da gelişme gerilikleri olduğu bildirilmiştir.[35]
D3 vitamini düşük olan annelerin çocuklarında ‘otizm’ olma oranı da yüksektir.[36]
Özetle, D3 vitamini bebeklerde solunum sisteminin gelişmesi, beyin ve sinir sisteminin gelişmesi ve tabii ki kemik, adale ve tüm organların gelişmesi için gerekli olan temel ve hayati bir hormondur.
Anne baba adaylarında ve hamilelerde görülen D3 vitamini eksikliği, gebelik şekeri, solunum sistemi hastalıkları, prematüre doğum, pre-eklampsi ve çocuklarda otizm hastalıklarının oluşması nedeni olarak bildirilmektedir.[37]
D vitamini eksikliği insülin direncini artırır ve pankreasın insülin üreten beta hücrelerinde fonksiyon bozukluğu nedenidir.[38]
Aşırı kilolu olarak hamile kalınması veya hamilelikte aşırı kilo alınması, insülin hormonu yüksekliği ve D vitamini eksikliği çok ciddi sağlık sorunudur.
Kaynak
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder